Kalite güvence sistemlerinden, helal veya koşer gibi (gıda) güvence sistemlerine veya çevre veyahut da sağlık (kalite) yönetim sistemlerine kadar genişçe bir yelpazede, mal veya hizmet üretiminde belirli standartların taşındığını, bunlara sahip olarak imalat ve sunum yapıldığını gösteren sertifikalama işlemleri (faaliyetleri) uzunca bir süredir yapılagelmektedir.
Son dönemde ortaya çıkan ve insan yaşamını her açıdan dramatik şekilde etkileyen Covid-19 salgınına karşı geliştirilen tedbirler, hemen her sektörden birçok işletmenin, kurum ve kuruluşun şu veya bu şekilde olağan dönem faaliyetlerini inkıtaya uğratmış, yeni çalışma sistemlerine geçişi gerekli kılmış ve nihayet telafi edilmesi güç makro ve mikro düzeyde zarar/ziyana neden olmuştur.
Bu çerçevede ne yapılacağına ilişkin dünya genelinde birçok soyut fikir üretilmişse de henüz tam olarak Covid-19’un ekonomik boyuttaki etkilerinin nasıl giderilebileceği konusunda bırakalım fikir birliğini, uygulanabilir ve somut bir fikir geliştiren de takip edebildiğim kadarıyla (henüz) çıkmamıştır. Elbette sürecin henüz başlarında olmamız, sağlık açısından meselenin daha çok ele alınmasını ve tababet alanına ilişkin teknik veya profesyonel tedavi öncelikli olmak üzere önlemeye dönük çözümlerin üretilmesini gerekli kılmıştır. Bununla birlikte daha çok meselenin kamuyu etkilemesi nedeniyle meselenin halli bakımından kamu idaresinin, diğer kesimlere göre daha fazla mesuliyet üstlendiğini de ifade etmek gerekir. Hatta Trump’ın krizin başlarında attığı bir tweet, doğrusu özel sektöre “emir/talimat” vermesi cihetiyle oldukça dikkat çekici idiydi de…
Süreç hakkında, herkesin üç aşağı-beş yukarı fikri olması münasebetiyle ona ilişkin tartışmayı burada nihayete erdirip yavaş yavaş kapanmaların kaldırılması planlanan önümüzdeki süreç için iş dünyası ne gibi tedbirler alabilir? Kamu idaresinin bu anlamda ne gibi roller üstlenmesi gerekir? gibi sorulara yanıt aramaya geçilebilir.
Bana göre bu yazının başında belirttiğim gibi bir “Covid-19 güvence sistemi (sertifikası)” oluşturmak mümkün. Bununla ilgili daha evvel sosyal medyada da (üstte, 21 Nisan 2020 tarihinde) bir paylaşım yapmıştım. Şimdi bunun biraz daha detayına inmek gerekir diye düşünüyorum. Zira açılmalar, salgına en önemli karşı koyma stratejisi olarak “bulaşmanın önlenmesi” hususunu göz ardı ederse, uzmanların öngörülerine göre, çok daha yaygın ve etkili ikinci kuşak salgınların ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır. Buna istinaden Covid-19 güvence sistemi veya standardı üzerinde kuvvetlice düşünmek ve konuşmak gerekir, diye düşünüyorum.
Peki ne olmalı veya kim ne yapmalı?
Farklı alanlardaki “standartlar” konusunda çalışmalar yapmış biri olarak evvelemir şunları söylemem gerekir:
-Bir Covid-19 standardı oluşturmak mümkündür ve bunun esas belirleyicisi (tıp başta olmak üzere) akademik uzmanlardır: Bu bakımdan yasal düzenleme yapılarak bir kere “Covid-19 güvence sistemi oluşturma (standart belirleme) kurulu” olarak isimlendirilebilecek özerk bir teknik idari otorite oluşturmak elzemdir (TÜRKAK gibi kuruluşlarla işbirliği içerisinde, fakat özerk olarak faaliyet gösterecek bu oluşumda sektör temsilcilerine özellikle yer verilmediği belirtilmelidir). Dolayısıyla akademik uzmanlardan mürekkep bu kurul, kurum/kuruluş ve işletmelerde öncelikle hangi koşullar altında virüsün bulaşmasının, yayılmasının daha az mümkün olduğunu, buna karşı nasıl yapılanmak ve ne gibi tedbirler almak gerektiğini (vd.) genel olarak belirlemelidir. Böylece hangi sektör ve bunlarda yer alan işletme tipleri için tek tek ne gibi önlemlerin alınması gerektiği, (yani Covid-19’a mani olacak standartlar) ancak belirlenebilecektir. Uygulamada diğer standartlar için gördüğümüz farklılaşmaları, gevşemeleri veya savsaklamaları önlemek ve yeknesaklığı sağlamak bakımından bu ekip, ulusal düzeyde (merkezi olarak) yasal alt yapısı da mutlaka oluşturulmak suretiyle görevlendirilmelidir. Ancak (yine yasal düzenleme yapmak kaydıyla) bunların yerelde temsil edilmelerini sağlayacak ve mikro düzeyde mesuliyetlerini üstlenecek karşılıklarının oluşturulması da gerekir. Bu yerel ekip, ilgili standartların her bir yerel birimde temsilcisi veya meşruiyet kaynağı olmalı, ilgili yerel sertifika kuruluşlarını denetlemeli, iş ve işlemlerini onaylamalı ve netameli konularda veya yeni hususlarda danışmanlık hizmeti vermelidir (Bu yerel ekip üyelerinin belirlenmesi merkezi kurul tarafından yapılmalı ve doğal olarak ona bağlı olmalıdır). Öte yandan merkezdeki kurul, sadece standart üretme, belirleme veya oluşturma değil, aynı zamanda belirlenen standartların nasıl sürdürülebileceğine ilişkin de mutlaka çalışma yapılmalıdır. Böylece Covid-19 standardı belirlenmiş ve sertifikasyon işleminin zemini güçlü ve sağlam bir şekilde oluşturulmuş olacaktır. Bu oluşumlar sertifikasyon faaliyetinin normatif boyutunu oluşturacaktır.
-Sertifikasyon faaliyetinin operatif boyutunda ise farklı bir aktör tipinin görev alması düşünülmelidir : Belge sağlama/verme (sertifikasyon), denetim ve takip kuruluşları. Bu kuruluşlar, özel veya sivil sektörlerce veya kamu idarelerince oluşturulabilir. Dolayısıyla standart belirleme ekibi gibi burada bir tekelleşme düşünülmemelidir. Hatta (sertifikalamaya ilişkin) hizmet(ler)in yaygın, hızlı ve etkin bir şekilde sunulması için bu kuruluşların çeşitlenmesine ve mümkün mertebe yerelleşmesine özen gösterilmelidir. Bu kuruluşlar içinde de üç katmanlı bir yapı oluşturulmalıdır: Birinci katmanda, sokak düzeyi diyebileceğimiz sertifika müracaatlarını alan ve bürokratik iş/işlemleri yapan ofis hizmetlerine ilişkin görevliler bulunmalıdır (Bunlar normalde her işletmede bulunan günübirlik işleri yapan ve derinliğine uzmanlık sahibi olması beklenmeyen görevlilerdir). İkinci katmanda ise, denetleme, takip ve onayın ön iş ve işlemlerini yapan daha teknik uzmanların bulunduğu ve mutlaka eğitimden geçmiş, kendileri de eğitimleri itibariyle sertifikalanmış bir başka ekip bulunmalıdır. Bu ekip, sahada sürekli sertifika almaya niyetli ve alan işletmeleri başından sonuna değin bütün süreçlerde denetlemek, tahkik ve takip etmek, gerekli tespitleri yapmakla mükellef olmalıdır. Doğrusu fiili olarak sertifikalama işinin yükünü üstlenmesi beklenen bu ekipte, standart olarak bulundurulması gereken bazı görevliler de olmalıdır: Örneğin ilgili sektör temsilcileri, resmi olarak görevlendirilmesi sağlanmış kamu görevlileri ve belgeleme ile ilgili sektör konusunda yetkin akademik personel mutlaka bulunmalıdır. Sertifikalama işinin uygulamadaki ana sorumlusu bu ekip olacak ve bunlar sadece sertifika sağlama değil, denetim ve yaptırım da uygulayabilme yetkisine sahip olacaklardır. Üçüncü katman ise aslında, standartları işletme özelinde kuracak ve sertifika kuruluşunun faaliyetlerine özel operasyonlar planlayacak tababet, halk sağlığı ve eczacılık gibi alanların uzmanlarından oluşacak ve girişimci işletme tarafıdan istihdam edilecek bir “Covid-19 komitesi” olmalıdır. Bunlar komite tipi yapılanacakları için görece özerk ve yereldeki standart oluşturma/belirleme ofisine karşı sorumluluğa sahip olmalıdırlar. Bu komite, ikinci katman görevlilerinin faaliyetlerinde yakın ve onay alarak çalışacağı, onların danışma ve onay yeri gibi düşünülmelidir. Ayrıca bütün yerel sertifikalama faaliyetlerinin normatif meşruiyeti, bu iki birim koordinesinde sağlanmalıdır.
-Belge almak isteyenlerin, (sertifika işletmesinin birinci katmanına) müracaatları ile (sertifika işletmesinin ikinci katmanında yer alan) belge sağlama (takip ve denetim) ekibi tarafından, daha evvel standart oluşturma ekibi tarafından oluşturulan standartların ilgili işletme, kurum/kuruluşta gerçekten sağlanıp sağlanmadığı, mevcut olup olmadığı tespit edildikten sonra, bu faaliyetin (sertifika işletmesinin üçüncü katmanında yer alan) Covid-19 komitesine onaylatılmasıyla kendisine belgeleme yapılarak müracaatçıya özel bir meşruiyet alanı ancak açılmalıdır. Ayrıca her bir işletmenin kendine özel koşulları kapsamında ortaya çıkabilecek ve öngörülememiş yeni hususlar için, belge sağlama ekibi tarafından işletmedeki komiteye yeniden müracaat edilerek sorunun onların telkin ve önerileri yanı sıra bunlar tarafından başvurulmak suretiyle mutlaka yerel standart oluşturma ofisinin onaylarıyla çözümü sağlanmalıdır. Belgenin sağlanmasının ardından, yine standart oluşturma ekibinin belirlemiş olduğu sürelerde (ki bunun da çok uzun olmaması gerekir) gerekli denetimlerin yapılarak işletmenin, kurum/kuruluşun standardın gereklerini yerine getirip getirmediğinin tespitini yapması elzemdir (Bu denetimlerin yapılıp yapılmadığını ise, yerel standart ofisi denetlemeli ve gerektiğinde yaptırım cihetine gidebilmelidir). Belgenin (sertifikanın) iptaline varacak ve hatta işletmeye idari para ve/veya kapatma cezası verilecek düzeydeki ileri yaptırımlarla Covid-19’a standardının (sertifikasının) meşruiyeti ve güvenilirliği korunmalıdır. Ayrıca fiziki denetimler dışında, araçsal (teknolojik) denetimlerin ve yine numune alınmak suretiyle yerel standart ofisi uhdesinde bulunacak laboratuvarca yapılacak ilgili testlerin, bu anlamda mutlaka uygulamaya konulması da gerekir.
Daha özel olarak aşağıdaki hususlara da dikkat çekmek isterim:
-İşletmeler, bu standartları tutturmak, belge edindikten sonra ise taşımak için biraz maliyete katlanmak durumunda kalabilir. Örneğin, kapı girişlerinde ateş ölçer cihazların, yine hassas elden kullanımlı ateş ölçerlerin işletmede mutlaka bulundurulması ve misafirlere tatbik edilmesi gerekir. Elbette cihaz bulundurmak tek başına anlamlı olmayacak, bunları kullanıp kumanda edebilecek uzman personelin de mutlaka tedarik ve istihdam edilmesi gerekecektir. Ayrıca bir önemli adım da iş yeri hekimi bulundurmayan işletmelerin, artık sürekli veya yarı zamanlı (ihtiyaç olması halinde mutlaka erişilebilecek) hekim istihdam etmesidir. Acil durumlar dışında, Covid-19 kapsamında incelenmesi gereken kişilerin, özel bir uzmanlık alacak bu hekimlerce tahkik ve takip edilmesi böylece sağlanmalıdır.
-Bunlar kapsamında işletmelerin, özellikle hijyen ve dezenfeksiyon konularına ciddi yatırımlar yapması gerekir. Ayrıca işlemelerde kullanılan araç, gereç ve donanımın da yenilenmesi elzemdir. Tabak, çanaktan, çay bardağına varıncaya kadar her konuda virütik partikülleri daha az süre ile barındırma niteliği olan malzemenin bu anlamda kullanılması gerekir. Öte yandan örneğin geleneksel iklimlendirme cihazlarının bile risk ürettiği bu dönemlerde, iklimlendirme için Covid-19’a mani olabilecek şekilde dizayn edilmiş (ortam havasını emen [hatta emdikten sonra virütik partiküllerden arındıran] ve tahliye edip temizini ortama veren) iklimlendirme cihazlarına ihtiyaç olacağı açıktır. Bu tip cihazların, salt işletmelerde değil toplu ulaşım araçlarında kullanılması da gerekliliktir. Bununla birlikte, bireyler arasındaki fiziki mesafe koşulunun oluşturulan standartlar kapsamında mutlaka sağlanması, bu şekilde iş yerlerinde yeniden bir tasarım, yerleşim planı yapılması da gerekir. Örneğin restoranlarda masalar arası yeteri kadar (1.5 veya 2 metre) mesafe bırakılması gerekir. Veya fiziki mekanların üst veya açılabilen kısımlarından açık havaya maruz bırakılacak şekilde yeniden yapılandırılması gerekir. Yine örneğin bu gibi işletmelerde çalışanların, mutlaka belirli bir süre takıldıktan sonra atılıp yenisi takılacak maskeler, siperlikler ve eldivenler gibi koruyucu ekipman kullanması mutlaka sağlanmalıdır. Esasen bütün bunlar, yukarıda zikredilen Covid-19 standardı kapsamında bulundurulması, sahip olunması gereken niteliklerdir. Burada sadece örneklendirmek için temas edilmiştir. Kaldı ki bunlardan çok daha fazlasını standartlar gerektirecektir.
-Bunlarla birlikte zamansal olarak çok yakın olması münasebetiyle ilgimi çeken bir diğer konu ise, otel ve benzeri turistik tesislerde, bunların alt yapısında yer alan her türlü ulaşım araçlarında ne gibi düzenlemeler yapılabilir? sorusuna yanıt aramaktır. Bu gibi işletmeler, yukarıda bahsini ettiğim standardı aldıktan sonra, misafir ağırlayabilir olarak kabul edilmelidir. Ancak sürekli denetim ve gözetim altında tutulmaları ve standartlara aykırı bir iş, işlem yapmadıklarının tespit edilmesi gerekir. Yine ulaşım araçlarında da standartlar doğrultusunda yeniden yapılanmaların, iyileştirmelerin yapılması gerekir. Bunların da gerek fiziken gerekse teknolojik olarak uzaktan izlenmesi ve herhangi bir kurala uymama durumunda şiddetle cezalandırılmaları gerekir.
Gerek konaklama, gerekse ulaşım araçlarında, mutlaka olağan dönemlere göre daha az insanın barınması veya bulunması gerekir. Hatta müşteri bazlı izole hizmet sunumları bile düşünülebilir. Örneğin araç içlerinde kabin tarzı oturma gruplarının oluşturulması gibi. Veya otellerde kabin tarzı kompakt havuzların oluşturulması gibi. Burada bir başka hususa yine standartlar kapsamında değinmek gerekir: Otel gibi konaklama işletmeleri, müşterilerini Covid-19’un kuluçka süresi de göz önünde bulundurularak en az 14 gün olacak şekilde ağırlamaları bile düşünülmelidir.
Bütün bu bahsedilenlerle ilgili elbette merkezi standart oluşturma kurulunun çalışmalarının belirleyici olması umulacaktır. Benim amacım bu hususta birazca fikir vermektir. Bu bakımdan (mutlaka ilgili uzmanların dahli ile) Covid-19’a karşı oluşturulacak/geliştirilecek mal ve/veya hizmet üretme ve sunmaya ilişkin standartların, işe yarayabileceğini düşünüyorum. Ancak bütün kurallara harfiyen uyulması kaydıyla…
*Bu yazı, üst tarafta görünen sosyal medya iletisine açıklama getirmek ve ilgililerine bir öneri sunmak amacıyla kaleme alınmıştır.